Yılların deneyimli toplu taşıma işletmecisi ve Alaplı Özel Halk Otobüsleri Kooperatif Başkanı Sedat Aydın; “Yeni bir yasal çerçevede ve evrensel anlayışa uygun örnekleri olan bir düzenleme yapılarak, kurumsal çatı altında hizmet vermemiz dışında çözüm görülmüyor” dedi…
“Pandemi öncesi öz sermaye kaybettiren uygulamalarla zora düşen Özel Halk Otobüsü İşletmecileri ’nin pandemi ile birlikte iflasa sürüklenmesini değerlendirerek, toplu taşımada verimli bir sistem için neler yapılması gerektiği konusunda Alaplı Özel Halk Otobüsleri Kooperatif Başkanı Sedat Aydın ile toplu taşımacı ÖHO İşletmecilerinin durumu, pandemi ile artan sorunların çözümüne dönük yaptığımız görüşmemizi sunuyoruz.“
KTT: Özel Halk Otobüsçüleri ülke genelinde Pandemi öncesi ve sonrası geçiş süreci yaşadıkları ortada. Pandemi’nin bitme emarelerinin görüldüğü ye- ni dönemde Özel Halk Otobüsü esnafı sizce ne durumda?
Sedat AYDIN: Gelen gideni aratırmış lafını boşuna dememişler. Pandemi öncesinde ülkemize has uygulamadan kaynaklı sorunlarla cebelleşiyorduk. Aslında bu cebelleşmede birçok şey yavaş ve alıştırarak ortaya çıktığı için bizi öyle ahım şahım zorlayıp etkilemiyordu. En azından yaşamsal önemde kayıptan söz etme noktasında değildi. Anlayacağın, Pandemi öncesinde tekeri rahatça döndürebiliyorduk.
Ancak, işin rengi, 65 yaş ve üzerindekilerin “Ücretsiz” taşınmasıyla tamamen değişti. Ücretsiz taşıma sayıları indirimli, engelli ücretsizlerin sayıları üzerinde katlanılamaz oranda binerek arttı. alenen kazançsızlığı öne çıkaran gider kalemi olarak ortaya çıktı. ciddi yük olmaya başladı. Bu olurken, ücretsiz kartların kontrolleri, engelli kartların kimlere nasıl verildiğine de bakılmaması usulsüz kart kullanımlarını da artırdı. Engellilikte yüzde oranları düşürüldü. Usulsüz raporlar her yerde verildi. Kontrol kalktığından sahte kullanımla sahte kartlar çoğalarak ücretsizlerin sayıları arttı.
ÜCRETSİZ TAŞIMA KALKMALI:
Hatırlarsan, ciddi kıpırdanma başlattık. O zaman, TÖHOB sektörel karşı duruş ile bunun doğru olmadığını; “Devlet bütçesinden ya biniş başı destek verilsin, ya da yasa ile ücretsiz kullanımlar engellensin” diyen tek kuruluş oldu.
O kadar çok ve doğrudan iktidar kanadına yüklenerek bu taleplerimizi dillendirdik ki bunu, hükümet erkanıyla işi fert bazında konuşur, en yetkili ile yakın ilişki içerisinde meseleye bakar olduk.
Olduk ama, bir türlü hükümet olaya sıcak bakamadı. Bakmamasının nedenini de vekiller birebir bizlere açıkça söylüyorlardı. İşin içine bir de Pandemi girince bizim durum daha da vahimleşti. İşin rengi tamamen değişti.
Bir kere, salgın paniği ile yüzde 35’lere varan, hala bir şeyler bırakan yolcu adeti, doğrudan önlemle yarı yarıya düşürüldü. Kayıplar yüzde 80’lere 90’lara yükselirken, yolcu adetlerimiz solo otobüs için 26 kişi ile toplu taşımayı meccanen ve kesintisiz yaptırma önlemine kadar iş getirildi. Kısacası, pandemi önce bizim esnafımızı vurdu.
Koltuk kapasitesi tedbirle yarıya indirilirken bu amaçlanarak mı yapıldı bilmem ama yapılan, alınan önlemin sonucu bizim yolcumuzu özel araç kullanımına taşıdı.
Bu arada valilik bizleri iki ilçe arası 3ay çalıştırmadı. Alaplı esnafı için bu ağır bir darbe oldu. Küçük ilçede çalışmayan esnaf, elbette ki geçimde zorluklar altında geçinme yollarını bulmak için bir çok şeylerle cebelleşti…
KTT: Ülkenin her yerinde esnafın ortak kanaati; en çok Özel Halk Otobüsçüleri’ nin zarar gördüğü yolunda. Asıl zararın sebebi ise çalış denilen ama çalışılmaması gereken şartlarda meccanen çalışılması. Sizin buna cevabınız ne olur?
Sedat AYDIN: Biz Özel Halk Otobüsçüleriyiz. Belediye denetiminde kamu hizmeti olan toplu taşıma hizmetini belediyenin yardımcı unsuru olarak veriyoruz. Başka bir işimiz de yok. Yapacak şeyimiz de… Alışkanlığımız da var. En önemlisi öz sermayemizi tüketmişiz bu uğurda. Elde avuçta da kalmamış. Öyle, işi hemencecik durduramıyor, bırakarak kolayca gidemiyorsun. Engeller diz boyu. Birçok işin bir çok püf noktaları, incelikleri var… işin manevi yanı da var elbette. Bir kere hayatını verdiğin mesleğin hizmet sektörü. Her koşulda önce işini yapma terbiyesiyle de donatılmışsın. Yılların üzerine yükledikleri kolay vazgeçilmeyen şeyler var. Kamu bunun farkında.
KTT: Gözlemime göre, Pandemi öncesi ve sonrası ayrım ortaya çıktı. İkinci süreç maliyetler. Finansman gerekliliğini ortaya koydu. Bu ikinci aşamayı esnaf nasıl yorumlayacak! Dediğiniz gibi, hizmet sektörüsün. Sadece beklentin hizmetin karşılığını almak. Burada sizce asıl söylenmeyen sorun nedir?
Sedat AYDIN: Esnaf pandemi sonrası Aralık ayından bugüne dek mazot fiyatlarından, araç yakıtını nereden alabilirim düşüncesi ile baş başa bırakıldı. Fıtratında direnme önceliği olmadığından, önce hem de çok uzun süre, imkanlarını zorlayıp, neler yapabileceğine baktı. Bulamayınca hemen belediyelerle muhatap olmayı sürdürdü. Devlet de bu yaklaşımını sonuna kadar kullandı. İflas baş gösterince, yani sonunda yasal düzenleme ile sadece belediyelere meclis kararıyla destek verebilir hükmüyle topu belediyelere atıverdi. İşte bu bize devlet baba vasfını sorgulatmaya kapı açan ilk darbe oldu.
YARINIMIZI ÖNGÖREMİYORUZ Kİ!
Belediyelerin zam olayına sıcak bakmamaları esnafı zor durumunu daha da zora soktu. belediyeler halka şirin gözükmek için Özel Halk Otobüsçüsü esnafı ölmüş umurunda bile olmadığını gördük. Onlar eskimiş anlayışlarıyla kendilerini düşünüyor. Aslında bir açıdan da haklılar. Tam burada haksızlık olmaması adına büyük belediyeler varlıklı belediyeler o kadar insafsız davranmadılar. destekler verdiler. tabi işin tamamen onlara kalacağı gerçeğinin de bunda payı var gibi. Ama dediğim gibi devletin topu onlara atması, onların belli harcama kalemlerine ayrılmış bütçeleriyle yapacaklarıyla sınırlı durumunu destek düpedüz onları zora sokacaktı. sokuyor da sokacağı ortaya çıktı.
Bu yüzden belediyeler bildiğini okuyor. Zor durumlarda herkes önce kendini düşünür.
KTT: Kamu otoritesinin toplu taşıma görevini belediyeler eli ile verdirmekle mükellef. Ayrıca, en azından bunun için özel taşımacıya kazanarak hizmet görmesi için birşeyler yapmakla da yükümlü. ama bunun için ne yapmalı? Nasıl hareket etmeli? Bu ara İstanbul, OTİS sistemi ile sabit gelire dayalı kilometre bazlı uygulamaya geçti. Bursa; Biniş başı ücreti belediyeden alarak, çözüm bulmuş görünüyor. Bu yaşananlardan sonra Kahramanmaraş gibi İstanbul, Bursa gibi belediyelerin yaptığını, diğer belediyeler yapamayacaklarına göre, işin ucu nereye varacak? Sizce yeni bir sistem mümkün mü?
Sedat AYDIN: Geldiğimiz noktada yarınlara umutla bakamıyoruz. Bu yüzden kitabi düşünmeye halimiz, mecalimiz yoktur. Verdiğin örnekler, bütçesi güçlü iradesi farklı gelişimi gören belediyelerin ancak yapabileceği şeyler. Ülke geneline bunlar benimsetilemez. Çünkü, birçok ek sorunlar çıkar. belediyeler tamam dese bile kısa sürede belediyeler ile hükümet arasında sorun çıkar. Değerli arkadaşım, konunun bütün ayrıntılarını en iyi izleyen ve bilenlerden olduğunu, uzun zamandır tanıdığım kişi olarak biliyorum. Cevabı bu yüzden benden alman ya da almaman sonucu değiştirmez.
İstanbul sabit gelir ödemesi yapabilir. ama geliri fazla olsa bile uzun süreli yapamaz. duyduklarıma göre şimdiden ödeme sürelerinde aksamalar yaşanıyor, ödeme yapamıyor deniliyor. Bursa örneği de yerinde insani bir davranıştır. doğru ve acilen yapılması gereken şeydir. teşekkür edilmeli. Bursa örneğinde, Bursa’nın ücretsiz biniş başına belediyelerin destek vermesi, dediğim gibi gayet yerinde. Ama; bu konu Türkiye genelindeki tüm belediyeleri kapsayacak şekilde nasıl olur? Olur mu? Hükümet, yasa çıkartılıp her Özel Halk Otobüsü esnafını kapsamasını sağlayan kalıcı esaslar koyar mı? koyarsa buna belediyeler nasıl evet diyebilir? Bazı belediyeler devlet desteği verilmesini istedi halk otobüsçülerine. ardından kendilerine de aynı şekilde istedi. Hükümet baktı ki, destek vereceklerine kendileri içinde talep ediyorlar. Hemen tersine, Özel Halk Otobüsü İşletmelerine her belediye bütçesinden meclis kararıyla destek verebilir diye yasa çıkararak durumu geçiştirdi. topu belediyelere attı. bize ikinci gol bu oldu. Belediyeler esnaftan daha fazla ağlayan oldu. “Paramız yok” harcama kalemlerimizden kısmamız gerekiyor mazeretleri bu sonucu getirdi. bunu esnaf arkadaşların anlamaları gerek. Kısacası devlet, esnafına sahip çıkarak meccanen yasal düzenleme ile belediyeler üzerinden işi çözecek. Yahut; tamamen yeni bir yasal düzenleme ile devlet bütçesinden finansman tahsisi ve esasları ile yeni bir sistem gerekiyor iradesini göstererek harekete geçecek. Bunun başka yolu yok. Kalmadı artık. .
ESNAFI DÜŞÜNMÜYORLAR:
Kurumsal bir çatı altında hizmet vermemiz dışında çözüm görülmüyor. Belediyeler mevcut yapıda özellikle toplu taşıma da devlet içinde devlet gibi, en azından özerk yetkileri olanlardan görüyorlar kendilerini. Belediyelerin esnafı hiç düşündüğü yok demek dahi mümkün. Bu durum ne kadar çabuk düzelirse hem biz esnaf olarak, hem de devlet, ekonomik olarak bir adım ileri gidecektir. Toplu taşımanın yolcu geliri ve tutarının miktarını aşağı yukarı hepimiz biliyoruz. Belediyelerin harcama kalemlerinin de bütçeleri belirleyecek oranda yapılması gereken icrası gerekli kalemler olduğunu biliyoruz.
Her birinin yansımalarını düşünürsek, toplu taşıma düzenlemesinin doğru ekonomisiyle birlikte düzenlenmesinin ülke ekonomisine ciddi gelir sağlamakta olduğunu çok daha iyi görebiliriz. Amacımız, birlikte yaşarken, hepimizin rahat ve huzurlu bir şekilde hizmet vermesi olarak görülse kimse sorun yaşamaz. hareketliliğin matematiği doğru işler, sonuçları ekonomiye sosyal yapıya ve düzenli işleyerek değer üretmeyi de hızlandırır.
Ama; bir de büyük resim var görülmesi gereken.
Bu büyük resim, aslında çok daha geniş bir sonucu ortaya koymaktadır.
Biz, bu bölgenin ulaşımını sağlarken, o kadar çok işletmeye dahil hareket ediyoruz ki, bu bile Alaplı’daki bir otobüsün yansıması ile kaç aile, kaç işletme ve kaç kurum da bizimle birlikte kazanıyor, bir düşünün.
Şimdi bugün aksatılmaların beklentilerle sistem değişikliğinden kazanç umanların müdahil olmaları bizi, toplumu, hareketliliğimizi engelliyor. bugün pandemi ile ortaya çıkan, belki de asıl mesele kadük kalmışlıktan çok, yeni düzene uygunlukta aktör arayışına dönen bir sisteme yönelme sesleri işin içinde olabilir. Bunu bilmem. Bildiğim şey; bugün, toplu taşıma sisteminin düzeltilecek bir hali kalmadığıdır. Yarınlarımızı göremediğimiz için hedeflerimizde uzaklaştık. Bu da, bizleri rahatsız ediyor. Acil olarak, kurumsal bir yapıda yeni sistem kurularak, hizmetin herkesin hayrına olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, hepimiz birden kaybedeceğiz. Bize karşı olanlarda kaybedecektir.