Temel sorununun meseleye kurumsal bakışla çözüm aranmaması olduğunu belirten TÖHOB Başkan Yardımcısı ve Kayseri Özel Halk Otobüsü Kooperatif Başkanı Erkan, “Sürdürülebilir bir sistem kurmalıyız” dedi.
KAYSERİ Özel Halk Otobüsü Kooperatif Başkanı ve TÖHOB Başkan Yardımcısı Ahmet Erkan, toplu taşımacı esnaf durumunu ortaya koyarken, “Bütüncül bakış noksanlığımız var. Ferdi beklentiye dayalı anlayışla iş yapıyoruz. Kurumsallık önceliğimiz değil. Şimdi ise bu gerekiyor” dediği söyleşimizde toplu taşıma, deprem ve bölge esnafı ile genel taşıma sorunlarına değindiği açıklamasını sunuyoruz…
KTT: Son haftalarda; özel halk otobüsçülerimizin sorunlarına çözüm bulunmazsa çalışamayacaklarını belirtirken cımbızla seçilen sözlerinden beyanatları kamuoyunda “halk otobüsçüleri emekliyi taşımak istemiyor” şeklinde gündemde yer aldı. Doğrusu nedir?
Ahmet ERKAN: Sistemimizin yıllardan beri ihtiyaçlara cevap vermediği ortada. Bunu hep söyledik. TÖHOB bu nedenle kuruldu. Yetkililere “yasal sistem kadük, düzenleme yapılmalı” dedik. Dinlediler; herkese ulaştık. Bunun sonucu KDV indirimi, vergi düzenlemesi, destek gibi birçok şey oldu. Dinletemediğimiz toplu taşıma da yasal düzenleme konusunda yolcu başı ücretle toplu taşıma sisteminin işletme bazında yürütülemeyeceği, buna sağlam finansman kaynak desteği sağlanması gerektiği oldu. Öz sermaye kaybeden esnaf devletin atacağı adımı bekledi. Sözler verilmişti. Onca adım sonrası ortaya çıkan birçok gelişme ve mücbir nedenler bizi bugüne taşıdı.
KTT: Sanırım sözü mücbir sebeple pandemi ile ekonomik durum ve 6 şubat felaketiyle bölgede yıkıma uğrayan esnafa da getireceksin? O zaman, nasıl olsaydı farklı olurdu desem cevabın ne olur?
Ahmet ERKAN: İşimi kolaylaştırdın. En azından esnaf bugünkü darlığı yaşamazdı. İktisadi devlet desteği ve harcama esaslarının netleştirildiği bir gelire sahip esnaf, bü tür felaketlerde bölgedeki esnafına hemen sahip çıkardı. Desteklerdi. Gerekiyorsa araç aktarması ile taşıma hizmetinin koordinesinde üzerine düşeni yapardı. Bu yapılmayınca bugünkü durum ortaya çıktı. Deprem bölgesinde evsiz barksızların araçlarının gayrı faal kalması soruna sorun kattı. Bütün bunlar kamu işini ücreti mukabil yapan bir ÖHO İşletmecisi esnafın giderek garip hal alan ücretsiz indirimli uygulamadaki kontrol yetersizliğinden, yapılması gerekenlerin yapılmaması esnafı telaşlandırıp korkuttu. Seçim sonrası çark edişler de olunca, esnafın sözleri herkes tarafından cımbızlanır oldu. Olan bu. Ben; önce neden güçlü bir esnaf olursa devlet rahat eder halk ve esnaf rahat eder onu size belirteyim: Bir kere sadece yolcu taşıma ücretiyle özel halk otobüsçü esnafının geçim artı yatırımı yapması asla istenen hizmet vermesi mümkün değil derken, bunu da ummak hayaldir diyorum. Ama; eğer devlet finansman kaynağı sağlayarak istediği şekilde kurumsal yapılanma imkânı tanısaydı. Daha doğrusu kendisi ulaşımda doğru ciddi bir işletmeciliği ve hizmet verişte özel kesimin ücreti mukabil iş yapmasının esaslarını belirleseydi her şey bambaşka olurdu. İşte o olunca da, ciddi biçimde araç değişiminden pandemi kaybına, oradan milli felaketlerde kendi imkanlarıyla yaraları sarma dahil, her bir şeyi de yapılabilirdi. Bu kadar basit.
Şimdi sadece taşıdığının bir miktarıyla giderlerini karşıla denilen düzende depremde evini can ve mallarını taşıma araçlarını da kaybeden esnafımıza şu an devlet, o da gücüne göre muamele yapıyor. Dediğim destekle işletmecilik ele alınsaydı en azından daha güçlü olurdu. Zor duruma düşeni de destekler kucak açabilirdi. Sadece zamanında imkân tanınsaydı bu olacaktı! Biraz birbirimizi ötekileştirmeden meseleye baksak güven duyarak birlik olsak, birçok güzel şeyler olurdu. Sanırım bu kadarı anlayanlara yeter. Şimdi geleyim kendi sorunumuza;
Sadece hizmetin sürdürülebilir olması için tüm illerde kilometre bazlı çalışma (Türkiye de ilk Kayseri de uygulanan model) uyarlanarak uygulamalı derim. Çünkü, Kayseri bu sistem sayesinde ücretsiz binişlerden etkilenmedi. Bildiğiniz gibi esnaf, yaptığı kilometreye göre para alıyor. Bu sayede esnaf kimin tam bilet, kimlerin indirimli bilet attığı, kimin serbest biniş kartı kullandığına bakmıyor. Her yolcuya aynı davranıyor. Bu olunca; vatandaş, otobüsçü esnafı memnun. Şikâyet azaldı, belediye memnun oldu. Böylece; arzulanan taşıma kalitesi, müşteri memnuniyeti arttı. Ülkede en hızlı uygulanıp sonuç alınacak sistem bence bu.
KTT: TÖHOB; bütüncül değerlendirmesiyle gelişmelere dikkat çekip “mücbir sebeplerden esnaf zorda. Destek yetersiz ve acil çözüm gerek” diyor. Sizce otorite gereği için neden hızla harekete geçmiyor?
Ahmet ERKAN: Toplu taşıma sorununu, aslında belediyeler çözer. Zaten otorite “belediyelere destek verebilir” yasal düzenlemesini bu nedenle çıkarıldı. Ama, sistem işleyişi çoklu otorite uygulamaları belediyenin kaynak yetersizlikleri gibi bütünsel projelendirmeme, merkezi idarenin karışmasını gerektiriyor. Sistemin ihtiyaçlara cevap verememesi işin özü. Bu yüzden yenilenmeli. Yenilenene dek de mutlak Kayseri modeli biçilmiş kaftan. Başka çözüm olsa bile ha deyince sağlanamaz. Bakanlık ve belediyeler iyileştirmeler yapsa da yarın maliyetler yükselince aynı sorun yine başlar. Geçmişte bunu yaşadık. Bu nedenle iki noktadan bütünsel bakılmalı. Biri artık kadük toplu taşıma sistemini yeniden düzenlemek. Diğeri yardımcı unsur esnaf kurumsal bakışla işletmeciliğe teşvik edilmeli. Finansman kaynağı sağlanmalı. Biniş başı verilse bile taşıma ücretine bağlı olmaktan çıkarılalı. Ben kral çıplak diyerek, hükümetin düzeltici işlem yapmadığını görmekten kaçınmayı esnafın artık bırakmasını, yerine çok hızlı kurumsal anlayışla işletmeciliğe geçerek çalışmasını tavsiye ediyorum.
KTT: Kayseri, İstanbul ve Bursa modeli tartışılabilir. Bunu tartışırız. Deneyiminize dayanarak sizce bu aşamada esnafı memnun edecek ciddi bir çözüme gidilebilir mi?
Ahmet ERKAN: Acil tek yapacakları araç başı ödeme artışı. Bunun dışında en hızlı çözüm bahsettiğim Kayseri modeli Kilometre bazlı taşıma olursa iş çözülür. Diğer husus; işe popülizmi, siyaseti bulaştırmadan meseleye bakmak. Artık bu bizde de benimsenmeli. Dünyada bu yok. Ticaretle uğraşan kimse hiçbir yerde hiçbir zaman bedava çalışmaz. Bir tek bizde var ve sadece Özel Halk Otobüsü bu şekilde çalıştırılır! Bakanlık, sadece araç başı komik ödemesini, “bedelini verip taşıtıyorum” açıklaması ile yaptırıyor. Neden biniş başına değil araç başı? Geçtiğimiz hafta bazı illerde taşıma adetlerini gazetemizde yayınladınız. Daha işin doğrusu vatandaşa söylenmiyor ki doğru çözüm üretsinler. Hak, hukuk, adalet bu mu? Bakın; bir fırıncı ekmeği bedava veriyor mu? Bir bakkal veya market çikleti bedava veriyor mu? Bir manav bir elmayı bedava verir mu? Bir Turizm acentesi kime ücretsiz bilet verdi şimdiye dek? Sadece biz veriyoruz. Bunu yetkililerimize de sorduk. Tık yok. Sadece birebir konuşmalarda haklısınız dediler. Acaba diyorum, bakanlıktaki bürokratlar bir ay ücretsiz çalışır mı? Eminim, haklı olarak “Hayır” diyeceklerdir. Peki, iş Özel Halk Otobüsü esnafına gelince neden bin dereden su getirip bahaneler üretilir? Tek o zaman herkesin aklına kanunlar gelir! Çıkarılan ama eksik uygulamalar gösterilerek “kanun var taşımak zorunda” denir. Tamam taşıyalım. Hem de seve seve ama hakkımız olan ücreti alarak taşıyalım. Kısaca diyeceklerim bunlar. Esnaf arkadaşlarıma tavsiyem, “ben-sen” yerine “biz” diyelim. Kurumsal işletmeciliğe geçelim.
Devletten de işimizin bize düşenini yapmış olarak karşılığını talep edelim. Bitirirken başka bir bakıştan söz ettiğimi belirteyim. Ben kamu özel iş birliğine yatkın Özel Halk Otobüsü İşletmecilerinin STK nitelikli yapılanmasından devlet istifade etsine varan bakış sunuyorum. Bir de ne olur bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar bilen gibi ahkam kesmesin. “Dosdoğru olun” sözü herkes içindir.. son sözüm de bu olsun.